Topuk Ağrınız Kabusunuz Olmasın !
Topuk dikeni topukta meydana gelen kalsiyum depozitlerinin oluşturduğu ağrılı kemik çıkıntılardır.
Topuk dikeni nedir?
Topuk dikeni (kalkaneal spur) topukta meydana gelen kalsiyum depozitlerinin oluşturduğu ağrılı kemik çıkıntılardır. Çoğunlukla belirti vermeyen oluşumlar olup plantar fasiit denilen ayak tabanı yüzeyel fasya tabakasının inflamasyonuyla beraberliği sıktır. Tedavisinde egzersiz, kişiye özel tabanlıklar, non-steroid antiinflamatuar ilaçlar, kortikosteroid enjeksiyonlar ve ESWT (elektro şok dalga terapisi ) sayılabilir.
Topuk dikeni nedenleri nelerdir?
Genellikle birkaç aydan daha fazla süre içinde topukta oluşan kalsiyum depozitleridir. Çoğunlukla ayak tabanı kas ve ligamanlarının zedelenmesi, plantar fasyanın gerilmesi ve topuk yüzeyini örten membrandaki tekrarlayıcı yırtılalar neticesinde oluşan bir sorundur. Sıklıkla koşu ve atlama hareketleri yapmak zorunda olan atletlerin hastalığıdır.
Risk faktörleri:
- Yürüyüş anormallikleri
- Özellikle sert zeminde yürüyüş/ koşu
- Yanlış ve kötü ayakkabı seçimi
- Kilolu /obez hasta grubu
Plantar fasiit için ek risk faktörleri:
- İlerleyen yaşla beraber plantar fasya esnekliğinde azalma ve topukta koruma sağlayan yağ pedinin incelmesi
- DM
- Uzun süreli ayakta kalma
- Düztabanlık / taban yüksekliği
Topuk dikeni belirtileri nelerdir?
Topuk dikeni çoğunlukla bulgu vermez, ne zaman ki o bölgede inflamasyon (yangı) başlar özellikle yürüme ve koşu sonrası topukta aralıklı ya da kronik ağrı olarak karşımıza çıkar. Ağrının nedeni genellikle topuk dikeninin kendisi değil onun neden olduğu yumuşak doku hasarlanmasıdır. Hasta sabah uyandığında ilk basmakla oluşan kesici ya da batıcı tipte bir ağrıdan söz eder. Uzun süreli oturma yatma sonrası kalkınca ilk adımla olan keskin ağrı tipiktir.
Tedavi yöntemleri nelerdir?
- Germe egzersizleri
- Ayakkabı ve tabanlık önerileri
- Gergin kas ve tendonları rahatlatmak amaçlı kinesioyotaping
- İlaç tedavisi–kortikosteroid/PRP enjeksiyonları
- Fizik tedavi uygulamaları
- ESWT (elektro şok dalga terapisi)
Çoğunlukla konservatif tedavi yöntemleri ile %90 hastada olumlu sonuçlar alınabilmektedir. Nadiren bu tür tedavilere rağmen şikâyeti devam eden hastalarda cerrahi tedaviye başvurulabilmektedir.